19 Mayıs 2024

Ahmet Faruk Demir / KİBİR

Sözlükte “büyüklük” anlamına gelen kibir, alçak gönüllülüğün karşıtı olarak “kişinin kendini, başkalarından büyük bilmesi, üstün görmesi ve bu duyguyla başkalarını aşağılayıcı davranışlarda bulunması” demektir. Her insanın farklı özellikleri bulunur, kimileri çabalarıyla ve yetenekleriyle farklı konumlara gelebilir. Kimileri hayatın koşullarında bulunduğu ortamda olduğu gibi kalır.

haber/Photo_1673601026897.jpg

Kibir ise insanları küçülten ve zarar veren davranışların başında gelir. Kibirli insanlar her ortamda en güçlü görünen ve en dikkat çeken insan olmak hevesinde olurlar. Güzelliklerine ve özelliklerine, mallarına ve mülklerine, bilgilerine ve mevkilerine çok güvenirler. Sahip oldukları şeyleri, sonsuza kadar kaybetmeyeceklerini zannederler. İşte bu insanlar, aslında içinde bulundukları kavrayış eksikliğinden dolayı farkına dahi varamadıkları bir acizlik içindedirler. Hatta bunların çoğu, açığa vuramadıkları bir aşağılık kompleksinin içerisindedirler.

Alçakgönüllü, kendisiyle barışık, doğal ve normal bir insanın açık ve samimi, rahat ve kaprissiz bir ruh hali varken, kibirli kişilerde karanlık ve bozuk bir ruh hali yaygındır. Bir gurur ve aldanma içinde olan bu kişilerin iç dünyası, sürekli stresli ve kuşkulara bağımlı, korkularla kaplı, kirli hesapların yapıldığı, kafalarının içten pazarlıklarla dolup taştığı, karanlık ve karmaşık bir yapıdadır.

Ruhi açıdan diğer insanlardan zayıf olan bu kişilerden, güzel bir mimik, sevgi saygı ve takdir görmek veya teşvik edici bir söz işitmek neredeyse imkânsızdır. Bulundukları ortamda insanlara gülümsemek,cdeğer vermek gibi insani tepkilerden çok uzaktırlar. Bu kişilerde ani saldırganlıklar, parlamalar çok yaygın olup, aynı zamanda mutsuz ve huzursuz bir yapıya sahiptirler. Bundan dolayı bulundukları ortamda hava sürekli gergin ve sıkıntılıdır, en ufak bir konuyu bahane ederek problem çıkartmaya daha zırdırlar. En üstün niteliklerin sadece kendilerinde olmasını arzular ve bu kuruntuya kapılarak, her yerde böyle de görünmeye çalışırlar, kabahatli ve hatalı olmaktan çok korkarlar. Büyüklük taslayan bu insanlar, garip bir şekilde kendinden emin görünmeye çalışır, hiçbir eleştiriyi haklı bulmaz, asla hata yapmayacaklarını ve yanılmayacaklarını sanırlar. Bu kişilerle aynı ortamı paylaşan diğer insanlar, ortamın gerilmemesi için onların yanında hata yapmaktan sakınırlar. Kibirli kişiler başkalarının hatalarını çok büyütür ve sık sık hatırlatırlar. Çünkü diğer insanların hataları ortaya çıktıkça, kendilerinin daha mükemmel oldukları havasına girerler. Kimseye samimi ve seviyeli bir tavır takınamaz, başkaları da onlara samimi davranmazlar. Her an normal tavırlarıyla, hatalarıyla, doğal noksanlıkları ve zaaflarıyla alay konusu olmaktan korkarlar.

Kibir insanı küçülten bir davranış olmakla birlikte aynı zamanda kişinin kendisine de zarar veren bir özelliktir. Çevremizle iyi geçinmek ve olumlu bir kişilik geliştirmek için kibirden uzak durmamız gerekir. Çünkü olgun insanlar ağaç gibidir, meyve verdikçe başlarını aşağı eğerler. Alçak gönüllülük ise kibrin aksine çok güzel bir davranıştır. Kişi kibir yüzünden yalnız kalmamak için alçak gönüllü olmayı öğrenmeli, gerek günlük hayatında gerekse başarılı işler ortaya koyduğunda kibirden uzak durmaya çalışmalıdır. 

Her insan bir değerdir, konumu ne olursa olsun değerli bir varlıktır. En beklenmedik insanın özgün bir yeri mutlaka bulunur. İnsanlara gönül kapıları açılmadan insanlar kazanılamaz. Gurur ve kibir kapıları kırılıp dağıtılmadan da bir yere varılamaz.

Her insan zengin olamaz, ünlü olamaz, başarılı olamaz ama her insan iyi bir insan olabilir.

 Ahmet Faruk DEMİR