28 Nisan 2024

HAKAN ESEN / EYLÜL'DE, GAZİANTEP BİR B(AŞK)ADIR

Güneş, sevimlice kaldırır başını gece yorgunu bulutların arasından. Taş duvarlarından ışık sıçrar Antep evlerinin o dar sokaklarına...

haber/Photo_1662058060788.jpg

Sonbahar, kilim gibi serilir gazel suretinde Kavaklık ’ta. Kalan son bir kaç Ağaçlar da yazdan kalma bir aşk yarası hüznüdür ki hiç sorma. Aşk, Eylüle ve barışa benzemelidir bu şehirde... Güneşte terler, gölgede titresin böyle bir şeydir işte o ağ ulu sızı.

Burç’ta, “rakı-balık , olmadı mangala döner işler, gider rokanın en yeşilini alırsın pazardan. Evvel zaman, is-duman içindedir Dülükbaba’nın başı göklere değen çam ağaçları.

Alleben, aşüfteye dönüşür kıvrıla kıvrıla işveyle salınırken yatağında. Önce demlikten çıkan buğuya “Günaydın” çakarsın Bey Mahallesi’nde, sonra gökyüzü “Merhaba” der sana tüm haşmetiyle… Naftalin kokulu kazakları çıkarma zamanı yaklaşmaktadır , çünkü saçlarını kızıla boyar Antep usul usul …

Üzümün  , narın  şaraba,  pekmeze dönüşmesindeki sabrın meşe kokulu fıçısıdır birazda... Dikkat edin, Çingene Kızı bile daha içli bakar Zeugma’da. Tahmis’te zevkle okursun bir fincan kahve ile Oğuz Atay’dan, beklerken korkuyu. Ve sevdalıdır utangaçtır gençlerimiz sevgiliye duyulan özlemdir AŞK...

Gaziler Caddesi’nden mis kestane kokusu yükselir. Kalealtı’nda yeşil zeytin festivali, Bir başkadır baklavanın rengi, lezzeti, Elmacıpazarı’nda kırmızının elli tonudur sonbahar. Evet, şimdi Gaziantep’e gelme zamanıdır.

Ya Fırat?

O da sevgiliyi bekler gibi bekler, yağmuru, karı, doluyu. Kürkçü Hanı’na uğramadan olmaz. Esnafıın hüzünlü bakışları arasındadır Kabuk tarçın, zencefil, havlıcan, ıhlamur, ada çayı, nezle, grip, hapşuruk, tıksırık ve yaramaz bir çocuktur Ayıntab’ta sonbahar…