29 Nisan 2024

Ahmet Faruk Demir (Koronavirüs)

İlk olarak Çin’de başlayan ve Dünyanın tamamına yayılan koronavirüs, ülke veya bölge gözetmeksizin toplumsal yaşamı kökten değiştirdi. Hastalığın yayılmaya başladığı günden bu yana pek çok ülkede tamamen veya kısmı olarak sokağa çıkma yasakları uygulanmaktadır. Dünya genelinde milyonlarca kişi işine gidemez halde veya zorunlu izin yaparken, bazıları ise nöbetli, yarı zamanlı olarak çalışmaktadırlar. Sağlık çalışanları, eczacılar, market çalışanları ve gazeteciler başta olmak üzere belirli meslek grupları da salgın riskiyle mücadele vererek çalışmayı sürdürmektedirler.

haber/Photo_1618934209739.jpg

Dünya genelinde ve ülkemizde günlük olarak salgınla ilgili rakamlar açıklanmaya devam ediyor.

Yükselen vaka ve ölüm sayıları salgının ciddiyetini halen koruduğunu göstermektedir. Koronavirüs salgınıyla mücadele ettiğimiz şu günlerde, insanlar sessiz sedasız, tedirgin, endişe içerisinde salgına çözüm bulunmasını bekliyor. Bu süreçte ise salgından yakınlarını kaybedenlerin gözleri yaşlı, yürekleri yanık… Sessizlik koca bir dünyayı sarmış, insanlar salgının sonunu merak eder hale gelmişlerdir.

Koronavirüs nedeniyle bir yılı aşkın süredir evlerimize kapandık. Başlarda süreç evde ertelediğimiz işlerimizi tamamlamak ve aile bireyleri ile daha fazla bir arada olabilmek adına keyifli idi. Ancak süre uzadıkça, hem artan hastalıklar ve ölüm haberleri, hem de belirsizlik kaygılarımızı artırdı. Bu durum aile içi ilişkilere dahiyansıdı. Karantina süreci koronavirüs tehdidine karşı duyulan kaygılar 7’den 70’e herkesin yaşam alışkanlıklarında ve aile ilişkilerinde ciddi bir değişime neden oldu. 

Bir arada bu kadar uzun süre yaşamaya alışkın olmamanın ve günlük rutinlerimizin getirdiği düzen değişikliği ile sürtüşmelerimiz başladı. Bununla birlikte, çocuklar için okul ve arkadaş buluşmaları, bizler için iş ve sosyal yaşantılarımız gibi ortamlardan yoksunluk ile insan ruhunun ihtiyacı olan rahatlama olanaklarımız ortadan kalktığı için birbirimize katlanmamız azaldı. Dinlenme zamanlarımızın azalması, uyku düzenimizin bozulması mutsuzluğumuzu da arttırdı. Çocuklarımızın evde eğitimle ilgili uyum süreçlerindeki zorluklar ve bu konuda bize düşen sorumluluk, onlarla yeni bir sürtüşme alanı oluşturdu. Yeme düzenimiz değişti, spor imkanlarımız azaldı. Bu da huzursuzluğumuzun başka bir nedeni oldu.

Aile ekonomisinin etkilenmesi, zaten zorlu olan bu salgının sonuçlarını daha da güçleştiriyor. Sonuçta evinin geçimini sağlayamayan erişkinlerin kaygı ve üzüntüsü, öfkesi tüm aile bireylerine yansıyor. Çocuklarının, eşinin, ailesinin geleceğini kurmakla ilgili umutsuzluk ve endişe çok da kolay baş edilecek bir durum değildir. 

Bu nokta da sorunun tüm dünyayı etkilediğini, büyük ve güçlü ülkelerin bile bu krizi yönetmekte zorlanıp ciddi kayıplar yaşadığını kendimize hatırlatmak endişemizi azaltıp bizleri bir nebze rahatlatacaktır. 

Sağlığımız için bazı yapılması gereken önlemler arasında; Ülkemizde üretilen ekmeklerin büyük çoğunluğu, fırın dışı market ve bakkallarda açık olarak satılmaktadır. Açıkta satılan bu ekmeklere, onlarca kişi elini dokun durmaktadır. Bir tane ekmek alacak kişi tüm ekmeklere bakarak, kontrol ederek elini sürmektedir. Sağlık açısından risk teşkil eden bu durum karşısında, fırın dışında ekmek ambalaj içerisinde satılmalıdır.

Koronavirüs vaka sayıları artmaya devam ederken, korunma amaçlı takılan eldiven ve maskeler sokaklarda yerlere atılmamalıdır. Gelişi güzel atılan, bu atıklar hijyen ve sağlık açısından tehlike arz etmektedir. 

Kendi sağlığınızı koruduğumuz gibi başkalarının sağlığını da korumalıyız. Atıklar kapalı çöp kutularına atılmalıdır.

Şuanda alışverişlerde yaygın olarak kullanılan bez torba ve filelerin viral ve bakteriyel hastalıkların yayılımına olanak oluşturmaması için; Tüketiciler bu torbaları dikkatlice yıkayıp kurutmalı, serin ve kuru bir yerde saklamalı, gıda dışında hiçbir amaç için kullanmamalıdır. Ancak tüketicilerin birçoğu bunları yapmamakla birlikte torba ve fileleri hiç yıkamamaktadır. Oysaki virüs ve bakteriler alışveriş torbalarında uzun süre yaşayabilmektedir. Salgın bitene kadar tek kullanımlık poşetlerin kullanılması, salgının marketten eve, evden markete taşınmasına engel olacaktır.

Gerçekten de insan bir şeyin değerini kaybedince anlar. Yakın ilişki kurmayı, sarılıp kucaklaşmayı,Ramazanda iftarlarda buluşmaları, karşılıklı sohbeti çok özlüyoruz. Yaşarken çok da fark etmediğimiz bu güzel anları özlemle hatırlıyoruz. Evde kalmak zorunda olduğumuz bu günlerde sevdiklerimizi daha çok arayalım, mümkünse görüntülü konuşalım. Hasret giderelim. Bu davranış, onlara da bizlere de iyi gelecektir. Birlik duygusu, hatırlanmak ve önemsenmek insan ruhunu besler. Hızla bulaşan bu salgın ortamında, ölümle ilgili yüzleşmelerimizin bu kadar yoğun olduğu bu günlerde, geçmişteki kırgınlıklarımızı, küslüklerimizi, çatışmalı  ilişkilerimizitekrar gözden geçirip, bu ilişkilerin onarılması adına bir şeyler yapmak için salgını olumlu bir fırsat olarak görmek gerekir. Bu süreçte vefat eden yakınlarımıza dua etmeliyiz.

Bu süreç geçtiğinde eski hayatımıza bazı değişikliklerle dönebileceğiz. Ekonomik kayıplarımız, hastalıklar ve olası ölümler bizi etkileyecek ama biz yeniden yapılanacağız.

Zir. Müh. Ahmet Faruk DEMİR