04 Mayıs 2024

Ahmet Faruk Demir / 'ATLAR'

Türkler atı ulaşım, tarım, savaş kısacası çağın ihtiyacına göre her alanda kullanmışlardır. Türklerin at sırtındaki meşhurluğu sadece Asya’da değil gittikleri her yerde bilinmektedir. Milattan önce 2000 yılından bu yana gittikleri her yere at kültürünü de götürmüşlerdir ve hatta binicilikte çok iyi olduklarından diğer milletlere hocalık yapmışlardır.

haber/Photo_1639744328212.jpg

Eski Türkler, Orhun Yazıtları’ndaki bilgilere göre atın derisini, etini, sütünü, gücünü her şeyini kullanan bir milletti. Türklerde büyük, küçük, genç, yaşlı herkes biniciydi. Kaşgarlı Mahmut “Türkün kanadı attır” diyerek Türklerin dünya üstünde hakimiyet oluşturmaları için atlara ihtiyaç duyduğunu anlatıyor. Türklerin av törenleri de biniciliğe verdikleri önemi göstermektedir. 

At önemlidir, çünkü at eleştirmez, at yargılayıcı değildir. Atlar sadece dinler ve hisseder. Onlar herkes için gerçek bir dosttur. Atlar son derece hassas hayvanlar olup çevresindeki her şeye dikkat gösterir ve hareketlerini ona göre ayarlarlar. “At binicisine göre kişner “ atasözü de buradan gelmektedir. 

Kendisinden büyük ve güçlü bir hayvanı yönlendiriyor olmak binicinin özgüvenini arttırır. Atın yürüyüşü değişken, ritmik ve tekrar eden hareketler aracılığıyla binicisine etkili ve duyumsal girdiler sağlamaktadır. Hastanın bileşke hareket tepkileri insanın yürüme esnasında oluşan pelvis hareket şekillerine benzemektedir. 

Bir at biniciye dakikada yaklaşık yüz titreşimsel sinyal aktarabilir, refleks düzeyde binici hemen hemen tüm kas gruplarını çalıştırır, ince motor becerilerinin gelişimini uyarır, karmaşık, hassas ve net hareketlerin oluşumu sağlanır. Ata binmek, aynı anda 4 farklı şekil çizilmesine benzer: Binici ata binerken iki el ve iki ayak ile farklı hareketler yapmak zorundadır. Atın sıcaklığı insan sıcaklığına nazaran 1,5-2 C° daha yüksektir, bu yüzden at “ısıtmalı masaj aleti” görevini görür böylece ayak kaslarına masaj yapılır, kan basıncı artar ve kalça bölgesinde ısınma söz konusudur ki bu ısınma prostat tedavisinde dâhil çok etkili sonuçlar verir.

Binicinin iç organlarının aktivitesini uyararak belirli kas reflekslerini aktif hale gelir, bu yüzden mide ve bağırsak sistemin düzenlenmesi kabız, ishal, kalp ve damar hastalıkları, felç sonrası tedavisi bu yöntemle mümkün olmaktadır.

Hipoterapi tedavisi çocuk hastaları için benzersiz bir uygulamadır, küçük binici aslında tedavi olduğunun farkına varmaz, tedavi oyun haline gelir çünkü “At, bir spor aleti değildir, asla bıktırmaz!” 

Çocuk hastanın, psikojenik faktörler sayesinde kendi dünyasından çıkıp, gerçek dünyaya uyum sağlama yeteneği artar. Ruhsal bozuklukları olan bir hasta için atın sırtında olmak çekici gelir: “Ben yukarıdayım, onlar aşağıda!” 

Psikoterapi’nin temel ilkeleri sağlanır: Aynı yer ve kişiler, aynı zaman ve aynı eylemler. At ile etkileşim beden dili boyutunda geçer, hasta kendine ait güvendiği dünyanın içinde kalma şansına sahiptir, aynı zamanda sınırlarını aşıp dış dünyaya da uyum sağlamaya başlar. Hastanın kendine olan güveni artar çünkü büyük ve güçlü hayvan onu dinleyip ve komutları yerine getirmektedir.

Ata yaklaşıp onu sevmek bile insanın baş ağrısını ve yorgunluğunu alır. Atlar güçlü bir biyoenerji alanına sahiptirler. Doğada sadece iki canlı türü insana pozitif enerji aktarabilme yeteneğine sahiptir; atlar ve yunuslar. Bu tür tedavilerin medikal olmadığı için yan etkisi de yoktur, acı vermez ve iç huzursuzluğu yaratmaz, sadece pozitif hisler ve duygular bırakır. 

ALMA ALI, SATMA KIRI, İLLE DORU, İLLE DORU

 Zir. Müh. Ahmet Faruk DEMİR