Taş sokakta usul adımlarla ilerlerken çekiç senfonisinden "tik taklı" konserle çınlıyor kulağımız. Zaman duruyor adeta burada ve bu ortamda daha uzun kalmak, havasını teneffüs etmek istiyorsunuz. sağ tarafta hz. Yuşa peygamberin türbesinde duygulanıyoruz ...Bu düşüncelerle yürürken Uzun Çarşı'ya düşüyor yolunuz. Ve tabi aklınıza Mitat Enç geliyor aniden. Uzun Çarşı'nın Uluları'nı okuyorsunuz bu caddede. Deli Bekir'i, Kuyucu Kör Hafız'ı anıyorsunuz ve geçmişin kör dehlizinden klakson sesiyle çıkıyorsunuz.
Ve Kale altı',
Tarihe kafa tutarcasına görkemli dimdik ve de heybetli duruşu ile Gazi şehri selamlıyor… Hanları, hamamları, müzeleri ve daha nice güzellikleri temaşa ediyor içimize. Her ne kadar şuanda fuar aile çay bahçesinin, lunaparkın yerlerin avm’ler Kafe tarzı aile ortamına ters düşen yerler alsa ’da o eski Gaziantep’i düşünerek yaşıyoruz… Ben fırsat buldukça gidiyor, huzur buluyorum. Bazen yeni dostluklar kuruyorum bazen hatıralar canlanıyor zihnimde çocukluğuma gençliğime dönüyorum. Şehreküstüsü, Kale altısı Tabakhanesi Çiksorutu Hacı babası Bey Mahallesi ile adeta tarihi selamlıyor Gazi şehir… Velhasıl, modern zamanın huzursuzluğu teknolojinin bizi esir almasından kaçarak geçmişe bir yolculuk havasında bir nebzede olsa soluk alıyorum… Kalabalık insan yoğunluğundan trafiğin keşmekeşliğinden, yeşile hasret betonlaşan şehirden ve saygıyı sevgiyi dostluğu arkadaşlığı akrabalığı unutan yalakalığı kendine meslek edinmişlerden, koltuk sevdasına düşmüş vatandaşından bir haber yaşayan siyasilerden ve de taşlaşmış kalplerden uzaklaşarak. Arada huzur buluyorum.. size de tavsiye ederim ..
